SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

DİYAT BAHSİ

<< 4533 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ عَنْ مَالِكٍ عَنْ سُهَيْلِ بْنِ أَبِي صَالِحٍ عَنْ أَبِيهِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّ سَعْدَ بْنَ عُبَادَةَ قَالَ لِرَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ أَرَأَيْتَ لَوْ وَجَدْتُ مَعَ امْرَأَتِي رَجُلًا أُمْهِلُهُ حَتَّى آتِيَ بِأَرْبَعَةِ شُهَدَاءَ قَالَ نَعَمْ

 

Ebu Hureyre (r.a) den; şöyle dedi: Sa'd b. Ubâde, Rasûlullah (s.a.v)'e;

 

"Hanımımla birlikte bir erkek bulsam, dört şahit getirinceye kadar ona mühlet mi vermeliyim? (Ne dersin?)" dedi. Rasûlullah (s.a.v):

 

"Evet" buyurdu.

 

 

İzah:

Müslim, Liân

 

Hadisin, Sahih-i Müslim'deki rivayetinde Rasûlullah (s a v) in: "Şüphesiz Sa'd gayretli (kıskanç) dir. Ama ben ondan kıskancım, Allah da benden daha kıskançtır" buyur­duğu zikredilmiştir.

 

Metinde gördüğümüz gibi, Sa'd b. Ubâde (r.a) Hz. Nebi (s.a.v) e; hanımını yabancı bir erkekle yakalayan kişinin onu öldürüp öldüremeyeceğini sormuş, Rasûlullah'da; "Hayır" cevâbını vermiştir. Bunun üze­rine Sa'd efendimize; "Sana hak dinle ikramda bulunan Allah'a yemin ederim ki öldürür" demiştir. Tabi bu, Rasûlullah'in verdiği bir hükme kar­şı çıkmak değil, bu durumla karşı karşıya kalan birisinin sabredemeyip ci­nayet işleyebileceğine ihsasla efendimiz ruhsat vermeyince susmuş, edep dairesinin dışına çıkmamıştır.

 

Hz. Nebi (s.a.v) in, Sa'd için: "Şu büyüğünüzün dediğine ku­lak verin" buyurması, Aliyyûl-Kâri'nin dediğine göre, Sa'd için bir özür beyanı ve onun söylediğinin sırf gayretinden dolayı olduğuna dikkat çek­mektir. Yoksa birisini öldüren kişiyi övmek değildir.

 

Üzerinde durduğumuz hadis-i şerifler, karısının yanında yabancı bir erkek bulan kişinin, onu öfdüremeyeceğine delâlet etmektedir. 4417 nu­maralı hadis-i şerifi izah ederken, Hz. Ömer (r.a) in bir haberine istinaden, hanımı ile zina halinde iken birisini yakalayan kişinin, her ikisini de öl­dürmesi hâlinde kendisine kısas uygulanmayacağını, İbn Kudâme'nin Muğnî'sinden nakletmiştik.

 

Hz. Ali ise, katilin dört şahit getirememesi hâlinde kısas uygulanaca­ğını söylemiştir. İmâm Şafiî de, Hz. Ali'nin bu sözüne işaret ettikten son­ra, "Biz de bunu alırız" demiştir. Ancak İmâm Şafiî (r.a) bu durumla kar­şılaşan birisinin, muhsan olmaları hâlinde karısı ile zina etliği erkeği öl­düren kişinin Allah katında mes'ul olmayacağım ama kısasian kurtulama­yacağını söyler.

 

Ahmed b. Hanbel'e göre ise, şayet adamı öldüren kişi onları zina ha­linde iken yakaladığına dair şahit getirirse maktulün kanı hederdir. Ebû Sevr ve İshâk da aynı görüştedir. Bu konuya 4417 nolu hadiste temas et­miştik.

 

İmam Nevevî, birisini öldürüp de sonra onu karısı ile birlikte bulduğu­nu iddia eden kişi konusunda ulemânın ihtilâf ettiğine işaret ettikten son­ra, Cumhura göre beyyine getiremediği yada maktulün vârisleri ikrar et­medikleri takdirde iddiasının kabul edilmeyip kendisine kısas tatbîk edi­leceğini ama, Allah katında kendisine bir mes'ûliyet teretüp etmediğini söyler.

 

Nevevî'nin bildirdiğine göre bazı Şâfiîler; Sultanın emri olmadan muhsan bir zânîyi öldüren kişi mutlaka kısas edilir. Ancak Nevevî önce­ki görüşü daha sahih bulur.